
Uçanbalık Bankosu
Tepesi 4 metreden başlayan bu banko ismini güneydoğu ucunda 55-71 metre arasında yatan, II. Dünya Savaşı’nda Meis’i bombalarken uçaksavar ateşiyle düşürülmüş “Sparviero-atmaca” lakaplı, İtalyan Savoia-Marchetti SM79 modeli bombardıman uçağı batığından almıştır. Çok derin ve riskli olan bu uçak dalışı sadece çok usta dalıcılara önerilir. Gümüşleri avlayan sinarit, orfoz, akya, barakuda, palamut gibi tüm avcı balıkları veya kırmızı berber balıklarını gözlemlemek mümkündür.

Besmi Adası
Besmi Adası pabuç şeklindedir ve dalış planlaması yapılırken adanın etrafını turlanması ve kuzeydoğu sığlığını veya güneybatıya doğru basamaklar halinde giden kayalıkların gezilmesi önerilir. Deniz kaplumbağaları ve barakudalar bölgede gözlemlenebilir. Bankonun kuzey ucunda 40 metrelerin altında pitoslar, tam amphoralar ve çapaların bulunduğu derin bir batık alanı vardır.

Kanyon – Dimitri (Pamuk) Batığı
Kanyon 20 metreye düşen iki dimdik duvar şeklindedir. Aşağıya inerken duvarlardaki kırılgan oluşumlara dokunulmamalıdır. Kanyonun içinde duvarları düğme mercan ve kırmızı karideslerle kaplı Akdeniz Foklarının avlandığını dar bir mağara bulunur.

Oasis Banko
Kanyon’un kuzeyinde kumların ortasinda16 metreye kadar yükselen bu bankoda orfoz ve lagoslar ayrıca çatlaklarda amphoralar bulunur. Etrafındaki ince deniz çayırlarından doğuya doğru giderken ahşap batık kalıntısı ve daha ileride ”posidonia” çayırları gözlemlenebilir.

Kovanlı Adası
Ada ismini üstündeki ”Sercüven” balı kovanlarından alır. Bu bölgede tam ve kırık amphoralar, taş ve metal çapalar yoğundur. Adanın dışına geçip batıdan gelen akıntı arkaya alındığında, posidonya yataklarının üzerinde barbunları, avlanan flütleri ve büyük metal çapalar görmek mümkündür.

Deve Taşı
Tepesi 14 metreye erişen, iki tepeciği olan bu ufak banko orfoz ve gridalar barındırmaktadır. Akıntının kuvvetli olabileceği bu nokta deneyimli dalıcılar için önerilir.

Heybeli Ada
Burada dalışlar çok sığ bir geçitle birbirinden ayrılmış iki adanın hem dış (doğu) hem de iç (güneybatı) tarafında yapılabiliyor. Sırtı 4,5 metreye kadar çıkan güney sığlıktaki kayalar ve doğusundaki kumluk yamaç, değişik deniz çayırları, küçük adanın etrafındaki kayaların altları ve doğusundaki sığ banko, büyük adanın kuzeydoğusundaki derin döküntü, ufak batık parçası. hepsi apayrı ve zengin ekolojik ortamlar sunuyor. Kumlukta balon balıkları, çütreler, vatos, kaplumbağalar ve denizatı görmek mümkündür.

Pina Banko
Tekne ya adanın kuzeybatı kıyısında durur ya da duvarın üstünde: ikisinin arası bol çatlaklı kayalar, araları pinalarla doludur. Duvardan boğaza doğru kayalıklar orfozlarla derinleşiyor. Buradan doğuya doğru gidildiğinde, ya da adanın kıyısından tam kuzeye, tepesi çok sığda ikinci ufak bir banko ve etrafındaki ince çayırlar görülür.

Sarıot Ada – Güney Duvar
Genelde güneyden gelen akıntı çok kuvvetli olabilir. Klasik bir rotada adanın güney burnunun dibindeki yarıktan aşağıya inerken akıntı zorlamaya başlar. Dönüşte duvarın üstündeki sırtta akıntı kendini çok hissettirmez; ada kıyısından rahatça tekneye dönerken bir seri taştan kemer ve kayaların altlarındaki balıklar sizi oyalar. Bu sırt deneyimsiz dalıcılar için de idealdir.

Onüç Banko
Kekova yolunda açık sudaki bu bankoyu bulmak için kerteriziniz sağlam olmalıdır. Tepesi 13 metrede olan sığlık genelde avcı balıklar açısından çok zengin, sebebi de güneyden gelen ciddi bir de akıntı olmasıdır. Balıklar da bu yüzden sıklıkla güney veya güneydoğu yamaçlarında olur. En sığ noktaya yakın demirler tekne; bankonun üstü düz ve geniş olduğundan bankoyu iyi tanımayanlar için dönüşte tekneyi bulmak biraz vakit alabilir.

Çoban Burnu – Tünel
Burnun kuzeyine bağlanan tekneden hemen aşağı düşüp tam 20 metrede kalarak batıya doğru yöneldiğinizde büyük birkaç kayanın arasına saklanmış tünelin girişi karşınıza çıkacaktır. 10 metrelik tünelin çıkışında sağ ve solundaki ışık almayan kovuklarda “neptün dantelleri” bulunur ama çok yaklaşılmamalıdır.

Büyük Mağara
Deneyimli dalıcılar için hangar gibim tavanı 32 metrede ve tabanı 40 metrenin altına inen derin bir mağara: mutlaka fener ve sakin bir mizaç gerekli. Burundan tam batıya kayarak kolay bulunan girişin üstünde tam manasıyla bir balkon var: önüne düşmeden giriş görülmüyor. Derinliğe ve deko sınırlarına dikkat ederken yan duvarlarda el değmemiş Neptün dantellerini ve kaçışan kırmızı karides sürüleriyle karşılaşılabilir. Deneyimli dalıcılar için mağaranın balkonundan itibaren kayalık sırtı güneye doğru takip edip 32 metrelerde büyük bir kemerin altından yükselmek çok keyifli olabilirken deneyimsiz dalıcılar ise tamamen akıntısız bu ortamdan yararlanıp mağaranın üstündeki sığlıkta rahatça dolaşabilirler.

Limanağzı – Fener
Kaş’a en yakın mesafede ve çok çeşitlilik gösteren bir dalış noktası olduğundan çok popüler. Tekne İnce Burnun korunaklı doğu tarafına, fenere yakın bağlanır; dışarısı öğleden sonra rüzgâr ve dalga alır. Tam doğuya doğru inince “Osmanlı batığı” 23 metrelerde aşınmış ahşap omurga ve postaları ve büyük bir su testisiyle karsınızda. Fenerden başlayıp kuzeybatıya 30 metrelere kadar uzanan sığlık yoğun canlılık gösteriyor, gece dalışları için de ideal. Hurdaya ayrıldıktan sonra 22 metre derinliğe yapay resif olarak batırılmış olan C-47 DAKOTA uçağı (kanat açıklığı 29m, uzunluk 20m) daha iç tarafta: derinlik müsait, acemi dalıcılar da kargo bölümüne girilebilir.

Mağara II ve Likya Batığı
Rüzgâr doğudan bastırdığında korunaklı nadir noktalardan biri: burada dalışa 24 metrelerde kuma yatmış ufak ahşap bir tekne olan Likya batığından başlayıp kuzeye mağara civarında bitirilebilir. Ayrıca mağaranın kuzey-batısına doğru derinde ise güzel bir duvar ve zengin bir canlılık var. Güneyindeki duvarda ise kovuklar ve süngerler bol… Mağaranın tam altında birbirine yaslanan iki yorgun kaya ufak bir tünel yaratmış. Mağaraya girilmesi yasak çünkü çok nadir görülen ve koruma altında olan bir Akdeniz fokunun bölgedeki son sığınağı.

Hidayet – Sualtı Arkeopark
Burundan doğuya doğru 30’lara düşen döküntü de canlılık fazladır özellikle mürenlerle karşılaşılabilir. Koyun doğu ucunda ise (Uluburun’da bulunan) derinlerden çıkartılan en eski batığın Kaş’ta yapılıp burada batırılan bir kopyasından geriye kalanlar ve “in-situ” halini temsil eden “Arkeopark” alanı var. Doğu uçtaki burnun önündeki döküntüler kademeli olarak inerken zengin canlılık sunuyor, hemen doğusundaki koyun sığlıklarındaki girift dip yapısı ise “Stone¬henge” lakabını hak ediyor.

Güvercin Ada
Güvercinler artık yok ama sığ kayalıklar karagöz balığı bakımından çok zengin. Korunaklı bu koy ve ufak adası, snorkelciler, dalış eğitimine başlayanlar ve dalışa uzun bir ara vermiş olanlar için Kaş’taki en ideal dalış yeri! Deneyimli dalıcılar için de çok şey var! 21 metrede fazlaca dağılmış “La Villa” ahşap batığı, 28 metrede lahoslarıyla meşhur, kırık amphora dolu ufak bir banko, 28 metrede bir saç batik; tek bir dalışa hepsini sığdırmak zor. Yumuşak kumdaki deliklerde ise karidesli gobiler gözlemlemek mümkündür.

Neptün – Üçkaya
Neptün’ün sualtı bahçeleri: Çondur Burnu’nu yalayarak geçen sert dalgaların altında 8 metrelere kadar yükselen zengin bankonun güneyinde kesin bir antik batık alanı var: amphora yığınları 20 metrelerden banko ile kıyı arasındaki boğaza doğru yayılmış. Onların da altında, altında, burada batırılan emekli TCSG-119 Sahil Güvenlik botu sizleri 33 metrede bekliyor. Boğazda biraz akıntı olduğunda lagoslar gümüşleri avlamaya ortaya çıkar. Dalış sonunda kıyıya vurduğunuzda “yavru kanyon” girintisi ve altındaki sıra kayaların etrafındaki canlılık görmeye değer.

Çapa Banko
Otelin havuzunda güneşlenenlerin bakışları altında dalmak hiç de doğayla baş başa olma hissi vermiyor ama sualtında canlılık ve çeşitlilik hiç de az değil. Ayrıca isminden de anlaşıldığı gibi bu sığlıkta bol miktarda demir çapa kalıntısı var, ayrıca birkaç amphora ve iki tane de değirmen taşı mevcut. Akıntı az. Sığlık batıya doğru kumluk zemine oturmuş büyük kayalar şeklinde derinleşerek devam ediyor. 35 metrede karşınıza çıkacak dip mağarası tekin değil, uzak durmak gerek. Sığlaştıkça kayaların altı ve kıyıdaki çatlaklar balta balığı yoğunlukta.

Gürmenli Kayaları
Açık denizde su üstüne çıkan iki kayanın güneybatı-kuzeydoğu ekseninde yayılıyor bu sığlık. Genelde kayaların kuzey tarafında dalınır, güney taraf yavaşça derinleşen tabaka kayalardan ibarettir. Hemen 15 metreye düşen adanın kuzey dibindeki duvardan kuzeye doğru yönelince bol kayalıklı bir alan 35-40 metrelerde kuma varır. Batıya dönerseniz bulacağınız sırt kuzeybatıya doğru gittikçe gidiyor. Gelip geçen akyalar ve sığ kayaların üzerinde kırmızı deri süngerler manzaraya güzellik katıyor.

Gürmenli Ada – Kapadokya
Çukurbağ yarımadasının batısına düşen iki uzak adanın ufağının en hareketli tarafı güneybatı ucu. Ada kıyısından hızlıca düşen, sonra yavaşça derinleşen kayalarla ve balıklı çatlaklarla dolu bu bölge batı tarafında sertçe iniyor kuma, burada vatos görebilmek mümkündür. Adanın güney kıyısına doğru yükselince çıplak kayalıklarla dolu “Kapadokya” lakaplı bölge hakikisini aratmıyor. Adanın kuzey ucundaki ufak boğaz barakuda avlanma sahası.

Gürmenli Ada – Duvar
Adalardan büyüğünün kuzey ucundan başlayan duvar yine kuzeye doğru uzayıp gidiyor. Duvarın doğu tarafında hızlıca derinleşen dibinde büyük demir çapalar, kırık amphoralar, güzel kovuklar var. Duvarın sırtı ve onun tabaka kayalık batı tarafı yavaş derinleşerek deneyimsizler için ideal bir plato sunuyor ama yine de akıntıya dikkat.